25 Mart 2015 Çarşamba

Dağınık

sarıydı, dağınıktı,
zaman isterdi çiçeğin meyvaya durması.
Yorgun insanların işi değildi sevmek
kırıkları onarmak ehil işiydi
şaşırmış rotasını fırtına
göçerler kalmış ayazda, kaybolmuşlardı,
meyvesini yiyemeden kurudu ağaç
geldi yağmurlar
düştü ayaz
geçti mi yaz?
          

...

Ses yok. 
Kalmış bir başına.
Ağlıyor belki, 
belki sadece kendini dinliyor,
dalmış işini yapıyor,
hüzünlenmiş bir kadeh şarap içiyor belki. 
Belki de diyor ki kendi kendine;
akarsuya karşı yüzmek yerine,
bıraksam kendimi tuzlu sulara 
atsam mı kendimi bulanık bir göle?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder